"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

12 Nisan 2011 Salı

MAVİ




Diyelim ki en sevdiğiniz renk “mavi” ; ya peki evrende tek bir renk olsun ve o da “mavi” olsun ister miydiniz !?

Sizin yerinize ben cevap vereyim : “Hayır, asla !”

Neden mi !?

Çünkü o zaman “renk” diye bir kavram olmayacaktı evrende ; dolayısı ile “mavi” diye bir renk de ...

İşte “mavi”, “mavi” olabilmesini başka renklerin de olmasına borçlu ; tıpkı taraftarı olduğunuz takımınızın renkleri  gibi.

Bir büyük kulübümüzün bir sloganı var ; “Bir gün herkes bizim takımın taraftarı olacak” diye. Nükte olarak hoş ama, şayet bir gün gerçekten öyle olursa, işte o gün artık fubolun da, diğer yarışmalı sporların da sona erdiği gün olacaktır. Daha da ötesi, işte o gün o kulüp renklerini kaybetmiş, anlamını yitirmiş olacaktır.

Milyarlarca canlı insan bu dünyayı, milyonlarcamız ise ülkemizi paylaşıyoruz. Hepimiz evren denilen bir bütünün parçalarıyız. Aynı şekilde nefes alıyor, birbirimize çok benzer şekilde gülüyoruz ve gözyaşlarımızı birbirinden ayırtetmeye imkan yok. Hepimiz bir gün bu dünyadan çekip gideceğiz, bizden öncekilerin, onlardan öncekilerin, bizden sonrakilerin ve onlardan sonrakilerin olacağı gibi ; kimseye istisna tanınmış değil.

Çok benzer keyiflerimiz, çok benzer ilgi alanlarımız var : Örneğin “futbol”...

Ülkemizde milyonlarca insan futbolu seviyor. Ama kimi X takımının taraftarı, diğeri Y takımının, bir başkası ise Z takımının. Ancak hangi takımın taraftarı olursak olalım, hepimizi doğuran bir annemiz, doğumumuza vesile olmuş bir babamız, birbirlerine çok benzer ümitlerimiz, ümitsizliklerimiz, mutluluklarımız, hüzünlerimiz var. Başka takımlar olduğu için bizim takımız da var, başka takımların taraftarları olduğu için bizim taraftarlığımızın da bir anlamı var. Yani, yaşamın genelinde olduğu gibi, taraftarlar olarak futbolda da, bizler birbirimizin ayrılmaz parçalarıyız. Hep birlikte birbirimizi tamamlıyoruz.

Taraftarı olduğumuz takım başarılı olsun istiyoruz, şampiyon olsun istiyoruz. Ama takımlarımızın da iyi günleri var, kötü günleri var. Aynen bizler gibi. Hele şampiyon, her sezon sadece 1 takım olabiliyor. Bu demektir ki, her sezonun sonunda kimilerimiz sevinecek, kimilerimiz üzülecek. Ama sevinenlerimiz de, şayet üzülerimiz seviniyor olsa idi aynen onlar gibi sevinecek ; üzülenlerimiz de, şayet sevinenlerimiz üzülüyor olsa idi aynen onlar gibi üzülecek.

Hasılı, bir bütünün bir parçası sevinirken, öbür parçası üzülecek.

“Hep ve illa ki ben sevinmeliyim !” egoizminin ne kadar yanlış olduğunu görmüyor musunuz !? Bakın hele, mavi gökyüzünün altında “hava” hepimize eşit dağıtılıyor nefes alalım diye. Bütün havayı bir tek siz solursanız, başkaları olmayacak hayatta ve tek başınıza ne yapaksınız ki o zaman !?

“Hayatta mutluluklar kadar üzüntüler de gereklidir insanlara !” demiş Freud. Takmayın kafanıza takımınız şampiyon olamadı diye, düşünün ki, sizinle aynı gün doğmuş ve sizinle aynı isme sahip, aynen sizin gibi bir insan da o gün aynen sizin sevindiğiniz gibi seviniyor olacak takımı şampiyon oldu diye.

Ne var ki şu gökyüzünün altında paylaşamayacağımız  !? Yeter ki o, güzelim “mavi” rengini kaybetmesin ...

--------------------------------------------------------------------------------

(*) Bu yazı, “Bobby Joe Hill”lere ithaf edilmiştir.

Hiç yorum yok: