"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

8 Mart 2011 Salı

Gençlerbirliği 2 - Fenerbahçe 4


Fenerbahçe iki dandik ama iki de keyifli gol atarak Gençlerbirliği’ni yendi.

İlk gol, bu sezon hakem kontenjanınından pek yararlanmamış olan Fenerbahçe’ye hakem hediyesi olarak verildi. İkinci gol’de ise kaleci hatası, hakem hatasından daha ziyade idi.

Skor 0 – 2’ye gelince, artık rakibini kontrol etmenin bir faydası olmadığını anlayan Gençlerbirliği kendi futbolunu oynamaya, Fenerbahçe’de “maçı aldım” rehavetine kapılmaya başlayınca, iki güzel ve şanslı gol sonucu devre berabere sona erdi.

İkinci yarıda atılan Fenerbahçe golleri ise, takım oyununun bilinçli ürünleri ve görsellik açısından da üst seviyede gollerdi. Alex’in kusursuz asisti ile gelen üçüncü gol’ün öncesi ve son vuruş becerisinin ardından, oya gibi işlenerek hazırlanan dördüncü golün baştan sona mükemmel bütünlüğü, maçı ve liderliği tekrar Fenerbahçe’ye kazandırdı.

Ancak, 2 – 4’lük skora rağmen, salt Gençlerbirliği lehine özet görüntüler hazırlansa, maçı canlı izlememiş  Fenerbahçe taraftarının dehşete kapılacağına eminim. Bariz ofsayttan atılan ilk gol, verilmeyebilir bir penaltı, Gençlerbirliği’nin attığı iki gol, kaleci Volkan’ın olağanüstü başarı ile kurtardığı iki yüzde yüzlük gol pozisyonu, Fenerbahçe kalesinin direklerine isabet eden üç şut ...

Öte yandan, bu maç için salt Fenerbahçe leyhine bir başka özet görüntüler hazırlansa, taraflı tarafsız tüm futbolseverler, “yahu bu takımın Barcelona’dan ne farkı var !?” diyeceklerdir.

Fenerbahçe, bireysel olarak çok iyi futbolcuları bulunan ve takım olarak da çok iyi futbol oynama yeteneğine sahip bir takım. Ancak, bu yeteneğini maçların tamamına yayamıyor. Özellikle ligin ikinci yarısında oynadığı maçların kiminde 15 – 20 dakikalık, kiminde 30 dakikalık süreçlerde oynadığı futbola bakılınca, “ligin en iyisi”, ama aynı maçların içindeki uyuştuğu zaman süreçlerine bakıldığında ise, “vah vah, ligin lideri bu mu !?” dedirtebiliyor.

Fenerbahçe, objektif ölçülere göre, Gençlerbirliği’nden daha iyi bir takım. Maçın tamamında da, parça parça da olsa iyi futbol oynadığı süreçlerle maçı kazanmayı hakketti bence. Ama şans faktörü daha fazla Gençlerbirliği’nden yana olsa idi, sonuç aleyhine çok farklı da olabilirdi. Burada altının çizilmesi gereken husus şu ki : “Fenerbahçe rakibine bu şanları cömertçe verebiliyor”.

Ligin bugünkü aşamasına geldiğimizde, Trabzonspor’un, maçlarının büyük bölümüne yayabildiği hırsı ve takım sinerjisi ile, Fenerbahçe’nin, maçlarının ancak bazı bölümlerinde parça parça sergileyebildiği daha üstün yetenek kalitesi  yarışmayı sürdürüyor.

Benim görüşüm, Fenerbahçe sahneye koyabildiği “iyi futbol” parçalarını bütünleştirme yolunda ilerleyebilirse, şampiyonluğun tek adayı olabilir. Ama bu parçalı görüntüsü devam ederse, hep düşeş atmak mümkün olamayacağından, geçen sezon Bursaspor’un başardığını, ondan çok daha üstün durumda olan Trabzonspor’un bu yıl başarması  gayet normal bir sonuç olacaktır.



Hiç yorum yok: