Öncelikle Midas’ın Krallığı olarak Blogspot’un ülkemizde yasaklanmasını kınadığımızı ve bu tür uygulamaların internet kullanıcılarının haklarını çiğnemek dışında hiç bir faydası olmadığını belirtmek isteriz. Bir kaç taraftarın bilinçsiz davranışları yüzünden saha kapatılması ne kadar anlamsız ise, bir kaç blog sahibinin illegal uygulamaları yüzünden insanların saatlerce emek verdiği sitelerin hepsini yasaklamak bir o kadar anlamsızdır. Maalesef bulunduğumuz teknoloji çağında, sanal dünyada yaşananlar gerçek dünyadan daha fazla olmaya başladı. Bu hızla gelişen akımı bir düzene sokma ve kişisel hakları koruma açısından hiç bir hükümet yeterli kanunları belirlemiş değil. İstediğiniz dijital ürününü bedavaya bulabileceğiniz bir internet ortamında, şirketlerin hiç bir sonuç getirmeyen kapatma uğraşları yerine, farklı gelir kaynakları bulmaları kendilerine çok daha faydalı olacaktır. Görünüşe gore daha çok başımız bu konuda ağrıyacak.
Midas’ın Krallığı’nın evi Blogspot’tur ve hiç bir zamanda bu değişmeyecektir. Fakat bu sıkıntılı yasaklama döneminde okurlarımızın yazılarımıza daha kolay ulaşabilmesi için wordpress üzerinden blogumuzun kopyası olan midaskral.wordpress.com adresini açmış bulunuyoruz. Yeni yayınlanan yazılarımıza artık iki adresten de ulaşabileceksiniz.
Gone With The Wind (Rüzgar Gibi Geçti) – İBB 3 – GS 1
Galatasaray hakkında uzun süredir yazmıyordum. Açıkcası yazmaya ve eleştiriye değer bir konu bulamıyordum. Galatasaray’da o kadar sorun var ki, sihirbaz Aref bile kutunun içinden bir çözüm çıkaramaz. Hani müzik çalarlarımıza bağlı olan kulaklıkları çözmek için ömrümüzün yarısını harcarız ya, Galatasaray o kadar karışmış ki hangi tarafından çözülmeye çalışılsa işler daha fazla karışıyor. Bu takımda ‘Türk Messi’ Arda kaptan vardı, aylardır ortalarda yok ve sağlık durumu hakkında net bir açıklama bulunmuyor. Geçen sezonun Bundesliga assist kralı ne olduğu belirsiz bir şekilde, parmakla sayılacak kadar maç oynamadan, Rusya’ya gönderildi. Devre arasında 8 milyon Euro harcanıp şu ana kadar takıma hiç bir faydası olmayan futbolcular alındı. Bu kadar karmaşık ve aynı zamanda korkunç bir tabloyu Tim Burton bile yazamazdı.
Böyle bir ortamda oynanan İBB – GS maçında rüzgar ön plandaydı. Olimpiyat Stadı’nı yapanların ciddi anlamda kafaları karışmış olsa gerek. Bu kadar büyük ve önemli turnuvalar için yapılmış bir stadın yapılışinda rüzgarın kayda alınmaması büyük bir hayal kırıklığı. İlk yarıda Baros’un attığı golle öne geçtiği maçta, rüzgarıda arkasına alarak tam 3 gol atarak maçı üstün bir şekilde kazandı. Galatasaray bu maçla 11. mağlubiyetine ulaştı ve kendi rekorunu kırmış oldu. Fatih Terim’in 1996 – 2000 döneminde toplamda 12 mağlubiyet alan Galatasaray’ın, daha bir sezon bitmeden 11 mağlubiyetle 10. sırada bulunmasını rüyalarımızda görsek İnception filminde olduğumuzu zannederdik.
Kocaman Alex Fenerbahçe 2 – Kasımpaşa 0
Hafta sonu Twitter üzerinden Alex ile konuşma fırsatı yakaladım. İki merak ettiğim soruma cevap verdi. Birincisi hep eski yıldızların günümüz futbolunda nasıl oynayacağı hakkındaydı. Pele şu anda oynasaydı aynı başarıyı kazanırmıydı soruma evet dedi. Futbol tarihinin en önemli isimlerinden Pele, Maradona, Platini ve Beckenbauer gibi isimler çok farklı bir futbol ortamında efsane olmuşlardı. Bu isimlerin günümüzün fiziksel futbolunda nasıl oynacağı benim için hep bir merak konusu olmuştur. İkinci sorum ise çocukluğunun futbol kahramanları üzerineydi. Bu soruma da Zico, Laudrup ve Maradona olarak cevap verdi ve bir kere daha Zico’yu saçma bir soyunma odası kavgası yüzünden gönderilmesinin ne kadar yanlış bir karar olduğunu anladım. Şu anda Alex gerçekten kocaman bir Alex gibi oynuyor, ama Zico döneminde Avrupa’da en verimli oynadığı sezonuda unutmamak gerek.
Fenerbahçe’yi Kasımpaşa karşısında çok eleştiren oldu. Fenerbahçe belirli dönemlerde fiziksel olarak düşüş yasa da, maç boyunca oyun disiplininden kopduğunu düşünmüyorum. Burada önemli bir not olarak Emre’nin milli takım ve sakatlıkta sonra aynı formu tutturamadığını söylemek lazım. Mehmet Topuz Kayseri karşısında o mevkiide gerçekten Emre’yi aratmamıştı. Bu kadar çabuk ilk on birde oynatmak biraz aceleci gibi geliyor. Aynı şeyler Gökhan Gönül için söylenebilir. Kasığında bir yırtık olan futbolcuyu iğneyle oynatmanın tek nedeni alternatifi olmamasıdır. Fakat Okan Alkan gibi oyuncular bu gibi durumlarda kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacağını merak ediyorum...
Not: Bu hafta Siradan Bir Blog’a konuk oldum. Bana gösterdikleri misafir perverlik ve ilgi için kendilerine çok teşekkür ederim. Ropörtajı burdan okuyabilirsiniz: http://srdnbr.blogspot.com/2011/02/cem-krgz-midasn-krallg-sradan.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder