"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

31 Mart 2011 Perşembe

GERİ DÖNÜŞ OLMAMALI




Milli Takımımızın Avusturya’yı yenmesi elbet çok önemli. Ama bana göre bundan daha önemlisi, geç kalınmış olsa da Milli Takımımızın yeniden yapılandırılıyor olmasıdır.

Kısa vadedeki başarılar veya başarısızlıklar kalıcı değildir. Önemli olan, uzun vadede geleceğe ümitle bakabilmek, Milli Takımı uzun yıllar taşıyabilecek yenilenmiş kadroyu kurabilmektir.

Kimilerine Avusturya maçında görev verilmese de kadroya alınan genç futbolcular bana geleceğe yönelik ümit ışıklarını gösterdi.

Her ne kadar “Milli Takım için yeterli ve yetenekli futbolcu yetişmiyor” diyenler olsa da, yeniliğe geleneksel olarak direnenler her zaman çıkacaktır. Ben her mevkide yeterli olabilecek birden fazla yeni Milli Takım oyuncusuna sahip olduğumuzu düşünüyorum.

Güney Kore ile yaptığımız hazırlık  ve Avusturya ile yaptığımız grup maçlarında kadroya alınan genç ve yeni isimleri aşağıda hatırlatırken, parantez içlerinde de, form durumlarına göre onlara her an ilave edilmesi mümkün olabilecek, aklıma ilk gelen genç futbolcuları belirttim.

Kalede, çok formda olan Volkan Demirel’in yedekleri Onur Recep Kıvrak, Fehmi Mert Günok, Sinan Bolat Milli Takımımızın kalesini uzun yıllar güvenle emanet edebileceğimiz genç ve yetenekli kaleciler. (Cenk Gönen).

Defansta,  İsmail Köybaşı, Serdar Kesimal, Fehmi Emre Güngör, Gökhan Süzen. (Ersan Adem Gülüm, Rıdvan Şimşek).

Orta Sahada, Selçuk İnan, Mehmet Topuz, Yekta Kurtuluş, Mehmet Topal, Nuri Şahin, Mehmet Ekici. (Necip Uysal, Gökay Iravul, Özer Hurmacı, Ceyhun Gülselam).

Forvette, Tunay Torun, Cenk Tosun, Umut Bulut, Burak Yılmaz. (Mevlut Erdinç, Ali Kuçik).

Gökhan Gönül ve Arda Turan yenilenen kadroda artık yerlerini tapulamış olan genç yetenekler. Formda bir Kazım Kazım da, her zaman bu kadroda yer alabilir.

Bence her zaman özel bir yeri olan Emre Belezoğlu ve Semih Şentürk, takımın yeniden yapılanmasının geçiş aşamasında yararlanılması gereken oyuncular. Onlara tecrübeli Hamit Altıntop, Servet Çetin ve Sabri Sarıoğlu’nu da ekleyebiliriz.

“Bu yeni yapılanmada artık Milli Takımımız ‘takım’ olabildiği taktirde başarıya ulaşır. Onun için artık Milli Takımızın hazırlık maçlarına değil, antremana ihtiyacı var. Zira yeni kadro birbirlerini antremanda tanıyacak, anlayacak ve takım olabilecektir. Bunun sadece maç yaparak sağlanması mümkün değildir” diyen Mustafa Denizli’ye katılıyorum. Öte yandan, geleceği inşa etmek bir süreç gerektirir. Bu süreçte yeni Milli Takımımız olgunlaşıp oturuncaya kadar elbet hemen arzu edilen futbolu oynayamadığı, iyi sonuçlar elde edemediği günler de olacaktır. “Roma bir günde kurulmadı” sözünü unutmamamız lazım. Önemli olan, bu genç ve yeni futbolcular ile, onları gelecek uzun süreçlerde Milli Takımı başarı ile taşıyabilecek “iyi bir takım” haline getirmekle görevli teknik kadroya güvenip güvenmediğimizdir. Benim bu aşamada, yukarıda belirttiğim genç ve yeni isimlere herhangi bir güven eksikliğim bulunmuyor.

Sonuç olarak, ortada güzel bir helva yapmaya yeterli un da, şeker de, irmik de, yağ da mevcut. Artık iş ahçının ve yardımcılarının becerisine kalıyor.

Umarım ki bundan sonra, kısa vadedeki başarı hedefleri uğruna tekrar geri dönüş olmaz ve geçici sonuçlar uğruna gelecek feda edilmez.


Hiç yorum yok: