"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

18 Ekim 2010 Pazartesi

"Devrim, olgunlaşmasını bitirince yere düşen bir elma değildir" - Che


Devrim kelimesinin sözcük anlamı, belli bir alanda hızlı, köklü bir değişiklik olarak geçer. Dünya tarihinde örnek alınan ve günümüzün gençlerinde eksik olan ideoloji savaşlarının önde gelen bir çok isim vardır. Lenin, Che Guevera, Gandhi, Mustafa Kemal Atatürk, Deniz Gezmiş, Spartacus, Martin Luther King tarih derslerinde sayfalarca anlatılan isimlerdir. Bu insanlar gösterdikleri cesaret ve vizyonlarıyla her zaman ezilen insanların haklarını ariyacak güçlerinin olduğunu göstermişlerdir. Hepsi bulundukları ortamda hızlı, köklü değişikliklere sebep olup hayatlarının sonuna kadar devrimleri için savaştılar. Futbol tarihinde de örnek alabileceğimiz önemli devrimciler vardır. Malcolm Allison, Manchester City'ye 1965-1973 senelerinde kulübün en başarılı senelerini yaşatarak alınmadık kupa bırakmamıştı. Malcolm Allison fötur şapkası ve purosuyla zamanın en yaratıcı antreman ve kondisyon taktikleriyle en güçlü futbolculara sahip olmuştu. Allison 40 sene önce ilk defa egzersiz bisikleti, ağırlık çalışması, sabah-öğlen olmak üzere günde iki defa antreman ve rugby oyuncularıyla beraber futbolcularını çalıştıran ilk teknik direktör oldu. 1976-1977 sezonunda Manchester City'de bir efsane olup görevini bitirdikten sonra ülkemize yeni bir macera için Galatasaray'ın başına gelmistir, fakat futbol tarihimizde süren sabırsızlık ve yönetim sıkıntıları nedeniyle bir sezon şans verilip efsane teknik adam ülkemizden gönderildi. 1968 senesinde ilk lig şampiyonluğundan sonra Euro Cup'ta (o zamanların Şampiyonlar Ligi) Avrupa'yı fet ediceklerini söylemiştir fakat elemelerdeki ilk rakipleri Fenerbahçe 2-1'lik bir skorla Allison'ın ilk Avrupa deneyimini suya dökmüştür.

Malcolm Allison kadar olmasa bile Aykut Kocaman'ın ağır eleştirilere rağmen, transfer ettiği futbolcuların form tutmasıyla birlikte istediği devrimin ilk adımlarını görüyoruz. Fenerbahçe Alex'in ilk takıma transfer olduğu birinci Daum döneminden beri çok fazla Alex'e bağlı olan ve koşmayan bir takım olarak eleştirildi. Yaklaşık 6 senedir Brazilya ekolünün verimini Zico döneminde Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oyniyarak görmüş oldu. Fakat Zico dışında disiplin ustası Alman ve İspanyol hocalarla çalışmaya kalkışınca hiç biri Brazilya'lıların kahramanı olan Zico kadar başarılı olamadı. (Brazilya'lılara karakter olarak çok benzediğimiz için yabancı antrenörlerin neden ülkemizde zorluk çektiğini anlayabilmemiz lazım.) Aykut hoca başa geldiğinde futbolcunun yeteniğinden ziyade daha çok sahada sarfettiği efora ve çalışkanlığa bakacağını açıklamıştı. Senelerce yavaş oynayıp Alex'in yeteneklerinden faydalanan Fenerbahçe yerine Avrupa standartlarına uygun, kanatlardan saldıran, koşan ve pres yapan bir takım yaratma peşindeydi. Sezonun başında Avrupa kupalarından yeni oyuncuların formsuzluğu ve takımın kimyasının tam oturmamasından dolayı elenmişti. Arada kadroya hiç yedek defans almayarak maç kayıplarına yol açan hatalarda yaptı, fakat Aykut hoca özellikle Spor Toto Süper Lig'de her geçen maç üstüne koyarak en başta istediği devrimi gerçekleştirmek için doğru yolda gibi gözüküyor.

Pazartesi oynanan Konyaspor-Fenerbahçe maçında aylardır ilk defa Aykut hoca istediği on bir ile çıktı sahaya. Takım aynı zamanda Alex'in muhtemelen ayrılıcağı gelicek sezonun bir provasını yapmış oldu. Takımda hiç bir Brazilya'lının olmaması ve oynanan futbol devrimin ilk adımlarını göstermiş oldu. Brazilya'lılara karşı nankörlük yapmamak lazım fakat Arsene Wenger'in meşhur sözü gibi "bir Brazilya'lı takıma yarar, ikincisi zarar verir". Fenerbahçe'nin 103 senelik tarihinde her iki kanattan saldırabildiğini, oyunu iki yönlü oynayabilen bir orta sahaya sahip olan, ileride pres yapıp top çaldığını görebilmek için Fenerli bir Fatma Nine bulmak gerekir. Anti-futbolun liderlerinden biri olan Ziya Doğan hocanın çalıştırdığı takımlara karşı üç büyükler her zaman gol atmakta zorlanmıştır. Hızlı kontra ataklara çıkıp geri kalan zamanda rakibi bozmaya yönelik bir futbol oynatılmasına izin veren yönetimler suçlanmalı. Konyaspor'un bu karşılaştırmadan önce rakiplerine en az pozisyon veren ve yedikleri gollerin 90%'ınını duran toptan yemiş olması ne kadar sert ve etkili bir defans yaptıklarının göstergesidir. Fakat artık klişeleşmiş bir söz olsa dahi kapalı defansları kırmanın tek yolu iki kanattanda bindirme yapmaktır. Fenerbahçe duran toplar dışında çok az sayılı gol yiyen bir takım karşında attığı 4 golün, üçünü kanatlardan ve ortadan delerek atması forvet hattının ne kadar etkili olduğunun bir göstergesidir. Formda oldukları taktirde Fenerbahçe'nin bu sezonki kanat ve forvet oyuncuları tarihinin en yetenekli ve etkili oyuncuları olma yolunda ilerliyor. Fenerbahçe 11 puan kazanarak Trabzonspor ile birlikte haftanın en karlı takımı olup derbiye büyük bir moral ile çıkacaktır. Gelicek maçlarda aynı formu Fenerbahçe koruyabilirse devrimin meyvalarının olgunlaşmaya başladığına emin olabiliriz.

Maçın Kulak Puanı: İnsan Kulak Puanı 3.5 / 5 (Fenerbahçe'nin senelerdir mahrum kaldığı kanat ataklarının işlemesi) Eşek Kulak Puanı 1.5 / 5 (Ziya Doğan hocanın anti-futbol mantelitesinin genç bir futbolcunun ağır sakatlanmasına neden oluşu)

Hiç yorum yok: