"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

19 Nisan 2011 Salı

Diriliş !!! Fenerbahçe En Sonunda Beklenen Patlamayı Yaptı Mı?


Hollywood’un bize alıştırdığı her konu gibi, aksiyon filmlerinin de mutlaka uyması gereken bir hikaye akışı vardır. Hikaye her ne kadar gerçek dışı ya da gerçekçi olursa olsun, mutlaka kahramanımız amacına ulaşmadan önce dayak yemelidir. Aslına bakarsanız bu çok mantılıdır. Çünkü film boyunca beklediğimiz son dövüş 5 saniyede biterse, bütün izleyiciler protestoyla karşılaşırlar ! Kim unutabilir Steven Seagal’in bir kredi kartıyla kendisine silah doğrultmuş 4 kişiyi bir hamleyle saf dışı bıraktığını ? Ya da en mutsuz günümüzü bile kurtaran Dünya’yı Kurtaran Adam’ı ? Cüneyt üstadımız sadece bir ok atışıyla cadılar bayramı kostümleri giymiş 50 kişi saf dışı bırakır, hafif bir zıplayışla kale duvarlarını aşar, bir bakışla bizi mest eder ! Hiç şüphesiz bu konuda en iyi örnek Rocky filmleri olacaktır. Her filmde ciddi anlamda dayak yiyip karşılaşmayı kaybetmek üzereyken, son anda gücünü toplayıp ayağa kalkar ve şampiyonluğu kazanır. Fenerbahçe bu sezon böyle bir klasik aksiyon hikayesini andırıyor . Bu haftaki takım değerlendirmelerimizde konumuz Fenerbahçe. Gelin sakin sakin fikirlerimizi paylaşarak, F.bahçe’nin bu sezonki performansını değerlendirelim.

Yerli Teknik Direktör Farkı

Futbol gittikçe evrensel bir oyun olmaya başladı. Artık bırakın kulüp takımlarını, milli takımlar bile farklı memleketlerde doğmuş futbolculardan kurulu oluyor. Fakat bu, her ülkeden gelen bir teknik direktörün her yerde başarılı olabileceği anlamına gelmez. Ülkemize gelen, büyük umutlar bağladığımız yabancı hocaların hemen hepsinin, benzer nedenlerden başarısız olduğunu görüyoruz.

Öncelikle insan ilişkileri, futbolcularımız ve ülkemiz için çok önemli. Taktik açısından her ne kadar mükemmel bir hoca olsanız da, insan ilişkileriniz kötü oldu mu, sonunuz Aragones, Rijkaard, Schuster ve Del Bosque gibilerinden farklı olmuyor. Bu teknik direktörlerin başarısızlıklarında, yönetimlerin de yeterli destek vermedikleri için payı büyük, ama hepsinde ortak özellik olarak yüksek ego ve yetersiz insan ilişkilerini görüyoruz. Mourinho’yu şu anda en iyi teknik direktör yapan unsur insan ilişkileri (kendi takımıyla tabii) ve teknik bilgisinin üst düzeyde olmasıdır. Yönettikleri takımlara Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali yaşatan Zico ve Lucescu’nun, aynı zamanda insan ilişkileri konusunda çok başarılı olmaları bir tesadüf değildir.

Bu düşünceden devam edersek, sezon başında Aykut Kocaman’ın takımın başına gelişi, Fenerbahçe'nin Zico’dan beri insan ilişkilerinde en başarılı hocalardan birine sahip olmasına neden oldu. İlk yarıda herşey Fenerbahçe için kötü giderken bile, ona destek olmanın ne kadar doğru olduğunu şimdi görüyoruz. Herşeyden önce Aykut Hoca, her ne kadar saha dışında şov yapanlara alışmışlara soğuk ve durgun gelse de, oyuncularıyla en iyi geçinen hocalardandır. Bunun en basit örneğini, alehine konuşan Santos ile sorunların hepsini çözüp, takımdan ayrılma noktasına gelen bir oyuncudan tekrardan ilk onbir oyuncusu yaratmasıdır. Aykut Hoca aynı zamanda egosu şişkin biri değil. Yaptığı hataları kabul edip onlardan ders çıkarmaya çalışan biri olmakla birlikte, başarıya da aç bir teknik adam. Oyuncu transfer edilirken hep başarıya aç ve istekli futbolcular alınmalı diyoruz ; bu felsefeyi aynı anlamda teknik adam seçiminde de kullanırsak çok daha başarılı olacağımızı düşünüyorum.

Dilerseniz spor yazarlarının Fenerbahçe hakkında yazdıklarına bir göz atalım :

_____________________________________________________________

Gürcan Bilgiç

Fenerbahçe'nin kolayı zora döndüren formülleri var. Beklerini hücuma sokması, duran toplardaki setleri, tecrübeli oyuncularının sorumluluk alması. Ama hepsine baskın olan özelliği Alex elbette.

http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/fenerbahce/gurcan-bilgic/17-04-2011/mutlulugun-resmi/335561.aspx

Altan Tanrıkulu

FENERBAHÇE’yi geçen yıldan farklı kılan en büyük özelliği neydi ? Hızlı ve dikine oynayan futbolcuların çoğalması.. Niang gibi.. Dia gibi.. Stoch gibi...
Bu üç oyuncunun aynı anda olmaması, takım ne kadar istekli ve baskılı oynarsa oynasın, bir maçı akıllara getiriyor hep... Geçen yıl şampiyonluğun kaçtığı Trabzonspor maçını.. Stoch hem çabuk adam eksilten hem de rakibe baskı yapan bir oyuncu.. Dia çok çabuk ve sıfıra inerek çok tehlikeli oluyor.. Fenerbahçe bu oyuncularla başlasa, hem Bursaspor hem de Gaziantepspor’u daha erken çözebilirdi.. Bu kadar baskılı oynayan ve golü bulamayan F.Bahçe’de, Aykut Kocaman’la sezon başından beri bu oyun tarzı yüzünden ters düşüyoruz.. Ama bu takımı ayağa kaldırıp şampiyonluk potasına sokan da, sabırla dünkü maçı yöneten de o.. O yüzden tercihlerine saygı duymak kalıyor bize..

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/17568081.asp

Halil Özer

Ben son 10 yıldır her şeyini bu kadar ortaya koyan bir Fenerbahçe hiç hatırlamıyorum. Genelde yavaş, dirençsiz ve sadece yıldızlarını bekleyen Fenerbahçe DNA’sına aykırı bir durum bu. Yani tamamen her şeye aykırı bir Fenerbahçe. O yüzden ligin devre arasında Antalya’da her ne yaşandıysa oradaki olay bir tez olarak ortaya koyulmalı. Bu kolay elde edebilecek görüntü değil. Ligin ikinci yarısından itibaren sadece bir beraberlik alıp diğer tüm maçları kazanmak bugün Türkiye’de hiçbir takımın yapabileceği bir iş değil.

http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/futbol-genel/halil-ozer/17-04-2011/aykiri-fenerbahce/335683.aspx

Ridvan Dilmen

Fenerbahçe'nin defansı hatasız oynuyor. Herkes görevini iyi yapıyor.
Gökhan Gönül mükemmel bir sezon geçiriyor. Fenerbahçe aslında dolu dolu oynamayarak ama doğru oynayarak kazandı. Galip gelmesi gereken bir maçı aldı.
Fenerbahçe ligin ilk yarısında kırılgan bir yapıdaydı.
Sarı-lacivertliler ligin en organize olan, sahaya en iyi yayılan takımı.
Geriye düşse bile panik yapmıyor, üstesinden geliyor.
Fenerbahçe camiası uzun zamandır yapmadığı bir şey yapıyor. Ligin ilk yarısında 9 puan gerisinde kalmasına rağmen takıma inandı, destekledi. Geçen hafta Bursa ile berabere kalmış takıma da destek verdiler.
Bu pozitif düşünce böyle galibiyetleri getirir.

http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/fenerbahce/ridvan-dilmen/10-04-2011/dolu-dolu-degil-dogru-oynadi/333162.aspx

__________________________________________________________

Futbolcu İstikrarı:

Bir takımın motivasyonu ve istikrarı en önemli unsurlardan biridir. Bunları sağlamak için de oyuncuların birlikte oynamaya alışmaları gerekiyor. Barcelona’nın şu andaki başarısının en büyük nedeni ilk onbirde oynayan oyuncuların yarısından fazlasının uzun süredir birlikte oynamasıdır. Fenerbahçe son 8 senedir (2008-09 sezonu hariç) hep şampiyonluk yarışının içinde oluyor. Bu sezonlar içinde ya birinci, ya ikinci bitirmiş ligi. Burada elbette Alex faktörü çok önemli, ama takımın omurgasını oluşturan oyuncuların uzun süredir birlikte oynaması da büyük bir etken. Gökhan Gönül, Mehmet Topuz, Emre, Alex, Lugano, Santos ve Volkan en az iki senedir birlikte oynuyorlar. Normalde iki sene uzun bir süre değildir, ama büyük takımlarımızın yönetimlerinin bizi getirdiği noktada iki sene bile çok uzun bir süre oluyor. Artık Fenerbahçe her maçta Alex’in şapkadan tavşan çıkarmasını beklemiyor. Tüm takım sanki sezonun son maçıymış gibi 14 maçtır canla başla oynuyor ve taraftarını memnun ediyor. Bir takım kötü oynayabilir, ama asla kötü mücadele etmeye hakkı yoktur.

CK

Okuyucu Sorusu: Sizce ilk yarı ile ikinci yarı arasında Fenerbahçe’deki en büyük fark nedir ? İkinci yarıya 9 puan geride başlamış olmasına rağmen liderden iki puan geride olmasında en büyük etken nedir ? Şampiyon olsa da olmasa da takımda neler değişmeli ve neler kalmalı ? Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışında şansı sizce ne kadardır ?

*** Özel Soru : Bir aksiyon filminden hatırladığınız en güzel ya da en komik anı nedir?

Hiç yorum yok: