"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

29 Nisan 2011 Cuma

Karadeniz Fırtınası Eski Hızını Yakaladı Mı ?


Eski dizilerden A Takımı’nı hatırlar mısınız ? Bir zamanların en tutulan dizisi olmakla birlikte, şu anda CSI gibi dizilerin atalarından biriydi. Hikayenin özünde, bir grup sorunlu ama yetenekli adam özel bir ekip oluşturup, teröre karşı savaşırlardı. İnsanın “keşke her ülkenin bir A takımı olsa” diyesi geliyor !

Hollywood’da da, bir grup sorunlu suçlunun İkinci Dünya Savaşı sırasında özgürlüklerini kazanmak için bir göreve gönderildiğini, Dirty Dozen filminde görebiliriz. Trabzonspor, bu sezon bana Süper Lig’in A Takımı gibi geliyor. Sorunlu oyunculardan kurulu Karadeniz Fırtınası nefes kesen bir şampiyonluk yarışı içindeyken, gelin hep birlikte bu performanslarını değerlendirelim.

Yetenekli Ama Sorunlu Adamlar
“Neden hiç bir zaman Türkiye’den yıldız oyuncu çıkmaz !?” diye yakınırız. Futbolun bu kadar ilgi gördüğü bir ülkede halen elde tutulabilir bir yıldız çıkmadı maalesef. Yıldız olma potansiyeli olup Avrupa’ya gidenler de, en fazla bir sene parlamayı başarabildiler. (Nihat, Emre v.b.) Fakat üç büyüklere ve Anadolu kulüplerine baktığımızda, teknik açıdan şu anki yıldızlardan hiç bir eksiği olmayan futbolcular geldi geçti ligimizden. Sergen Yalçın, Ceyhun, Yusuf, İlhan Mansız son senelerden ilk aklıma gelenler. Bu oyuncuların hepsi çok yetenekli olmakla birlikte, bir o kadar da, profesyonellik açısından çok gerideydiler. Hep bu oyuncuları suçlarken, haklı olarak onların karakterlerine değindik. Fakat unuttuğumuz bir konu, bu oyunculardan faydalanabilecek bir teknik direktörün de başlarında olmamasıydı.

Geçen hafta Fenerbahçe değerlendirmesinde, liderlerlerin insan ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunundan bahsetmiştim. Şenol Güneş Hoca insan ilişkileri açısından en önde gelen teknik direktörlerimizden biridir. Bir zamanlar yerli antrenörlerimizi ‘karizmatik’ bulmayıp, yabancı hayranlığına kendilerini kaptıran kulüplerimize, bu sezonun çok büyük bir ders olduğunu görmek gerçekten mutlu edici oluyor.

Bu konudan ilerlersek, Trabzonspor’u A Takımı’na dönüstüren etkenlerden en önde gelen unsur Şenol Hoca’dır. Elinde birbirinden sorunlu, Avrupa’nın ve Türkiye’nin çeşitli takımlarında oynayıp bir türlü tutturamayan oyunculardan bir takım oluşturmak, sadece insan ilişkilerinden geçer. Ligin ikinci yarısında adeta takımını sırtlayan ve Drogba’yı hatırlatan fizik gücü ve golleriyle Burak Yılmaz, teknik açıdan ligin en iyi oyuncularından Engin, senelerdir verim alınamasa da Avrupa’nın en kıvrak oyuncularından Yattara, yılların emekçisi Serkan. Bu oyuncuları tek tek sayınca, “evde son kalan malzemelerden bir yemek yaparmışcasına” gibi gelebilir. Ama bu oyuncular ligin ilk yarısında (Uğur Meleke’nin deyimi ile), “adeta küçük bir Barcelona gibi oynuyorlardı !” Trabzonspor’un oyuncuları özlerinde o kadar yetenekli ki, kendilerini oyuna verip istekli olduklarında, yenemeyecekleri takım çok az bulunur.

Gelin spor medyasında Trabzonspor hakkında yazılanlara bir göz atalım :

_________________________________________________________

Uğur Meleke

Süper Lig’de ilk yarıda birkaç küçük Barcelona vardı : Trabzon gibi, Kayseri gibi, iç sahadaki Karabük gibi, hatta Uygun’lu Eskişehir gibi… İkinci devreyle birlikte Spor Toto Süper Lig’deki Barcelona etkisi azaldı ; belki sona yaklaşıldığı, belki Mourinho’nun 4-5 pasla gole gidebildiği düşünce tarzı daha fazla benimsendiği için maçların ruh hali de değişti. Artık hemen hiçbir ekip 20-30 pasla kaleye gitmeye çalışmıyor, herkes takım savunmasını kusursuz uygulayıp az pozisyondan çıkaracağı kısıtlı üretimle sonuca varmak istiyor.
Aslında “Küçük Barcelona” lıktan sonra “Küçük Inter 2010” luğu da en iyi uygulayan takımdı Trabzonspor… Son 6 maçı kazanırken kalelerinde yalnızca iki (bireysel hata sonucu) gol gördüler, tam 630 dakikadır takım savunmasında çok az açık verdiler. …..

… Ama Trabzon’2011′in, Inter’2010’a göre en önemli eksiği az pozisyondan çok skor üretme becerisi. Trabzon’un bir hareketle tabela değiştirebilecek kendi Milito’su, kendi Sneijder’i yok ; ya da en azından uzun zamandır formsuzlar. Bordo-mavililer’in uçtaki ikilisinden Umut’un son 11 maçta 2, Jaja’nın son 16 müsabakada 4 golleri var ! Son birkaç aydır Trabzon’un bütün skor yükü Burak’ın üstüne binince, muhakkak bu kahramanın da yılacağı bir gün gelecekti. Galiba o gün de dündü..

http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/futbol-genel/ugur-meleke/23-04-2011/defansif-zirve-ofansif-dip/337635.aspx

Hami Mandıralı

Kapanan Eskişehir defansına karşı, sağdan ve soldan gerekli destekler gelmeyince oyuncuların bireysel becerilerine kalan maçlarda özellikle orta saha ve forvetin diğer maçlara göre etkisiz olması, pozisyon yaratamaması, ikinci yarı Umut‘un net bir pozisyonu gole çevirememesi, Burak‘ın diğer maçlara göre etkisiz olması Trabzonspor‘un kazanamamasında etkili rol oynadı.
Takım oyununda hep aynı futbolculardan beklenti içinde olununca sıkıntılar doğuyor. Onun için başka oyuncuların da aktif olarak saha içersinde aktif rol alması lazım.

http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/futbol-genel/hami-mandirali/23-04-2011/tolganin-gecesi/337557.aspx

İskender Günen

Şampiyonlukta kenarda bekleyen oyuncuların sahaya girdikleri zaman yapacakları katkı çok önemlidir. Trabzonspor’da ikinci yarıda oyunun kilitlendiği anda yedek kulübesine baktım. Fiziksel yönden tamamen tükenmiş Yattara ve Ocak ayı transferi Brozek oyuna ‘kurtarıcı’ diye alındılar.
İşte bu alternatifsizlik ve kadro derinliğinin olmaması, Trabzonspor’un şampiyonluktaki en büyük dezavantajıydı.

http://www.sporyazarlari.com/ffutbol/futbol-genel/iskender-gunen/23-04-2011/buyuk-bir-yara/337536.aspx

______________________________________________________

Peki bu kadar övgüden sonra onları ligin ikinci yarısında puan kayıplarına iten nedir ?

Trabzonspor’un en büyük düşmanı yine kendisi oldu ligin ikinci yarısında. Bu kadar sorunlu oyuncuyu bir arada tutup uzun vadede başarı elde etmek gerçekten çok zor bir görev. İlk yarıdaki başarının öncülerinden Engin Baytar, ikinci yarıda neredeyse hiç oynamadı. Umut, senelerdir kendini geliştiremese de, mücadelesi ve isteğiyle Burak’ın bu performansa gelmesini sağlayan en önemli etkenlerden. Fakat kaçırdığı goller ile şampiyonluk yarışında takımını zora sokan en önemli isimlerinden biri olmayı da yine o başardı. Jaja ve Coleman, konsantrasyon eksikliklerinden, en fazla 16 maç verim alınabilecek futbolcular. Bir takımın başarısı bu tür oyunculara bağlanırsa, uzun vadede puan kayıpları yaşaması kaçınılmaz olur. Selçuk İnan, Egemen, Giray ve Serkan Balcı takımın gol yemesini engellese de, takım gol yollarında ciddi anlamda sıkıntı çekiyor. Şampiyon olmak ve seneye Avrupa’da başarılı olmak için mutlaka kadro derinliğinin geliştirilmesi gerekiyor.

Trabzonspor her zaman bu ligin renklerinden biri olmuştur. 27 senedir şampiyonluk yaşamamış olsalar da, halen Süper Lig’e çıkıp şampiyon oldukları seneler büyük bir heyecanla anlatılır. 90’larda Hami, Ogün ve Şota’lı Trabzonspor’un, günümüzde yavaş yavaş özüne döndüğünü görmek büyük bir zevk ! Şampiyonluğu kazanamasalar da, bu Trabzonspor’dan uzun seneler bahsedeceğimizi düşünüyorum.

Okuyucu Sorusu: Sizce Trabzonspor’u ilk yarıda başarılı yapan neydi ve ikinci yarıda puan kayıplarına neden olan etken nedir ? Takımda seneye mutlaka değişmesi ya da takviye yapılması gereken futbolcular ve mevkiiler nedir ? Şenol Güneş’i bir teknik direktör olarak nasıl buluyorsunuz ? Sizce 27 senedir neden Trabzonspor şampiyon olamıyor ?

Hiç yorum yok: