"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

13 Mayıs 2011 Cuma

KONUK YAZAR KÖŞESİ : Emre Çelik’den, “Başarılı Bir Futbolcu’nun Portresi : Ryan Giggs”

Bu haftaki konuk yazarımız Emre Çelik bize, bugün 37 yaşında olmasına rağmen hala sahalarda top koşturabilen, amatör ruhlu bir futbol emekçisinin, Ryan Giggs’in, portresini çizerken, aynı zamanda, yaptığı işe daha çocuk yaşta saygı duymayı başarabilenlerin, yaşamları boyunca nasıl başarılardan başarılara koşabileceklerinin önemli bir örneğini veriyor.
Emra Çelik’in bloguna şu adresten ulaşabilirsiniz :

http://doludusunboskonus.blogspot.com/

                     Seni Asla Unutmayacağız Ryan Giggs !


http://www.youtube.com/watch?v=gNo53Ua74gM

Aslında yukarıdaki video herşeyi o kadar güzel özetliyor ki ! Daha 16 yaşında vermiş ilk röportajını ama, izlerken sanırsınız 20 yıllık profesyonel futbolcu, orası okul takımının otobüsü değil de Milli takımın otobüsü ! Herkes ona gülüp, ciddiyetiyle dalga geçerken, o hiç istifini bozmadan “ben bu futbolu herşeyi ile ciddiye alıyorum” diyor. Daha ilk bakışta, “o otobüsten bu çocuktan başka topçu çıkmaz” diyebiliyorsunuz, hiçbirini izlemeden. Belki o otobüste 16 yaşındaki Ryan’dan çok daha yeteneklileri, tekniği çok daha iyi olanları, çok daha hızlıları vardı ama, şu anda hiçbiri bırakın düşler tiyatrosuna o formayla kaptan olarak çıkmayı, 30 dakika futbol oynayacak halde bile değillerdir sanırım. Hani derler ya, “perşembenin gelişi çarşambadan belli olur” diye, Ryan Giggs efsanesinin gelişi, daha  haftanın ilk  pazartesi günü sabahından belliymiş.
29 Kasım 1973 senesinde Ryan Joseph Wilson Galler’in başkenti Cardiff’te doğduğunda, belki de kimse farkında değildi dünya futbolunun efsanelerinden birinin dünyaya geldiğine. Her küçük çocuk gibi, Ryan da futbol oynamaya oturdukları semt olan Pertrebane’nin sokaklarının arasında başladı. Sene 1980 olunca, rugby oyuncusu olan babası Danny Wilson Swinton RLFC takımıyla anlaşınca, aile Büyük Manchester’in içindeki Salford’a taşındı. Küçük Ryan bu yer değiştirmenin ardından Manchester City kulübünün Scoutu olan Dennis Schofield’in çalıştırdığı yerel bir takım olan Deans FC’de oynamaya başladı ve 1985 senesinde Schofield’in önerisi üzerinde Manchester City altyapısına seçildi.

Old Trafford’da görev yapan ve aynı zamanda yerel oyuncuları izleyip United kulübüne bildiren Harold Wood, United adına Giggs’i 1986 senesinde keşfeden ilk kişidir. Wood, Giggs’i izledikten sonra Alex Ferguson ile bireysel olarak konuşmuş ve onu Ferguson a şiddetle önermişti. Bunun üzerine Ferguson, Giggs’i izletmek için kulübe bağlı scoutları gönderdi ve 1987′de Ryan Manchester United’ın altyapısına transfer oldu.
2 sene United’ın altyapısında oynayan Ryan Wilson, o dönemde aynı zamanda İngiltere U-16 Milli Takımında oynadı. Hatta, 1989′da Wembley’de İngiltere’nin Almanya ile oynadığı maçta sahaya kaptan olarak çıktı. Fakat daha sonra, doğduğu yer olan Galler Milli Takımını tercih etti. Aynı sene içinde Ryan’ın annesi tekrar evlendi ve Ryan, “Giggs” soyadını aldı.


United’ın altyapısında oynarken, 29 Kasım 1990′da kulübüyle profesyonel sözleşme imzaladı ve kulübü tarafından geleceğin “George Best”i olarak lanse edildi. Giggs, 2 Mart 1991′de, daha Premier League kurulmadan 2 sene önce, Old Trafford’da oynanan Everton maçında sakatlanan Denis Irwin’in yerine oyuna girerek, ilk defa United adına forma giydi. Koşturdukça dalgalanan saçları, hızı, top kontrolü ve tekniği sayesinde izleyenlerin daha ilk bakışta dikkatini çekmeyi başarıyordu. 1991-1992 ve 1992-1993 sezonlarında Federasyonun, 1973-1974 sezonundan itibaren verdiği “yılın en genç oyuncusu” ödülünü üst üste iki defa alan ilk futbolcu oldu.

90′lı ve 2000′li yıllarda ortalığı kasıp kavuracak United efsanesinin temellerinden biriydi o ! 20 sene boyunca Cantona, Kanchelskis, Sheringham, Neville kardeşler, Beckham, Cristiano Ronaldo ve daha sayamadığım nice oyuncular geldi geçti United’dan ; fakat United’ın Premiership ambargosu ve Ryan Giggs, United adına değişmeyen nadir şeylerdendi.

Hiçbir zaman mücadeleden, futboldan vazgeçmedi. 2005′te CL’de gruptan çıkamama faciasının ardından sonra, hem hocası Alex Ferguson, hem de Ryan Giggs bütün ada basını tarafından “yaşlısınız, modanız geçti bırakın gidin artık !” denilerek topa tutuldular. Lakin, ardından gelen 3 şampiyonluk ve Şampiyonlar Liginde biri kazanılan 2 final ile, kendini eleştirenlere en güzel cevabı verdi.

Son 2 senede belki eskisi kadar teknik değil,  belki her maç 90 dakika oynamıyor ama, bunu hiçbir zaman sorun etmedi. Kimi zaman görev adamı oldu, kimi zaman maçı çevirmek için sonradan oyuna girdi. Hatta yeri geldi, “sol bek” bile oynadı ki, bu yıldız olarak görülen futbolcuların kolay kolay kabullenmeyeceği bir şey. Oyunda görev aldığı süre belki yarı yarıya azaldı ama, Sir Alex Ferguson onu yine en kritik maçlar için en büyük kozu olarak kullandı. Aslında takımına ve futbola olan bu sadakati ve liderliği sayesinde, bu durumu onu bizlerin gözünde küçültmedi, aksine daha da yüceltti.



Onun, muhteşem profesyonelliği sayesinde, 37 yaşında bile nasıl çalıştığı, her gün üzerine nasıl koyduğu o kadar aşikar ki, her ne kadar eskisi kadar hızlı olmasa da, kaç kişi var şu anda dünyada “kanat oyuncusu” olarak bu seviyede futbol oynayabilen !? Aslında, futbola, güzel oyuna ne derece odaklandığını, Manchester United formasıyla çıktığı  resmi maçlarda bir kere bile kırmızı kart görmemiş olması, açık bir biçimde kanıtlıyor.

Öyle bir kariyer ki, Premier Lig kurulduğundan beri her sezon gol atabilen, 11 kez o kupayı kaldırabilen tek oyuncu o ! Öyle istatistiklere sahip ki, buraya alt alta yazsam sayfalar doldurur.  Geçen hafta sonu oynanan Chelsea maçında oynayarak, Charlton’u geçip ligde en fazla United forması giyen oyuncu da o oldu. Kariyerini bitirdiğinde, kutsal üçlü “Best-Law-Charlton”un yanına heykelinin dikilmesini sonuna kadar hakediyor. Futbolseverler birbilerine, “Messi’mi Ronaldo’mu !?” sorusunu sorarken, Ryan, 37 yaşında olmasına rağmen, soldan 2 kanat bindirmesi yapıp defansına yardıma geliyor. Benim gözümde, şu anda hala oynayanlar arasında “Ryan Giggs”, dünya’nın en iyi futbolcusudur.

İyi ki var !

Emre ÇELİK

Hiç yorum yok: