"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

23 Aralık 2010 Perşembe

AYİNESİ (AYNASI) İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ / SÜREKLİ HATA İTİRAF EDİLEREK TEKNİK DİREKTÖRLÜK YAPILMAZ


ÇORBA

Elinizde biraz un, biraz yağ, tavuk bulyon, su, limon ve şehriye var ise, mütevazi ama lezzetli bir şehriye çorbası yapabilmeniz mümkündür. Bunu yapmayı da annenizden, geleneklerinizden öğrenmiş olmanız doğaldır.

Ama elinizde çeşit çeşit bol malzeme var ise, şimdi bütün iyiniyetinizle çok farklı ve çok lezzetli başka bir çorba yapma isteğiniz tek başına yeterli olmayacaktır. Sınırlı malzeme ile yapmaya alışık olduğunuz şehriye çorbasını yapma başarınız, hayalinizdeki öbür çorbayı da aynı başarı ile gerçekleştirebileceğiniz anlamına gelmez. Bunun için farklı malzemelerin kombinasyonu hakkında daha üst bilgilere ve yemek pişirme konusunda farklı tecrübelere sahip olmanız gerekir. Bilgi ve tecrübeleriniz, hayalinizi gerçekleştirmeye yeterli değilse, yapmaya çalıştığınız çorba, olumsuz anlamı ile “çorbaya dönecektir”.

Öte yandan, insanlarda bulunması gereken “efendilik, dürüstlük, açık sözlülük v.b.” gibi asli nitelikler, günümüzde siyasette, sporda, iş hayatında, sosyal yaşamda, bulunmasında güçlük çekilen özel ve üstün nitelikler haline dönüşmüş durumdadır.

Fenerbahçe’nin teknik direktörü Aykut Kocaman’ın bu bağlamlarda güzel şehriye çorbası pişirebilen ve iyi insanlarda bulunması gereken asli niteliklere sahip olan düzgün bir insan olduğu hiç şüphesizdir.

Ancak irdelenmesi gereken konu, Aykut Kocaman’ın insan kişiliği ve daha önce pişirebildiği şehriye çorbası değil ama, gerek kendinin bütün iyi niyeti ile hayal ettiği, gerekse taraftarların ondan beklediği tasarımı, yaptığı işte gerçekleştirebilmeye muktedir olup olmadığıdır.

Bunun yanı sıra, doğru bir hedefe yönelik değişimlerin süre ve sabır gerektiği de bilinmektedir. Ama özellikle de büyük hedefleri olan büyük camialarda bu sürenin sabırla geçirilebilmesi için, değişimi gerçekleştirmesi beklenenlerin bunu başarmaya yeterli olduklarına inanılması ve yaptıkları uygulamalarda beklentilere uygun ışıkların görülebilmesi gerekir. Yoksa zengin olanaklara, büyük hedeflere ve geniş camialara sahip olan önemli kurumlar, değişimin deneme-yanılma metodları ile aranacağı platformlar değildir. Tıbben tedavisi mümkün olan bir hastalığınızın tedavisi zahmetli süreçler gerektirse de, doktorunuzun bilgi ve tecrübeleri güven veriyor, uygulamaları da giderek size iyileşme yolunda olduğunuzu hissettiriyor ise, yapacağınız en doğru şey sabırla doktorunuza uymanızdan başka bir şey değildir.

Aykut Kocaman uzun yıllar Fenerbahçe’de futbol oynamış, ardından Türkiye’de değişik takımlarda teknik direktörlük yapmış, bu sezondan 1 yıl önce de Genel Menager olarak Fenerbahçe Futbol branşının başına getirilmiştir. Dolayısı ile, Türkiye’ye yurt dışından ithal edilen yabancı teknik direktörlerin başarısızlıkları halinde ileri sürülen, Türkiye’ye adapte olma süreci, Türk futbolunu bilmeme, takımını yeterince tanımama v.b. gibi mazeretler, onun için geçerli değildir.

Aykut Kocaman’ı, düzgün insan kişiliğine ve inanç bağlamında ruh hallerimize göre değil ama, yaptığı profesyonel iş bağlamında, geçen yarım sezonun sonuçlarına ve görüntülerine göre değerlendirdiğimiz taktirde, durum hiç de iç açıcı görünmemektedir.

Sonuçlara bakarsak, Fenerbahçe Avrupa’da son derece başarısız olmuş, Lig’de hiç bir derbiyi ve büyük maçı kazanamadığı gibi, kendinden çok daha az olanaklara sahip olan takımlara yenilerek veya berabere kalarak çok fazla puan kaybetmiş ve bir büyük mucize gerçekleşmediği taktirde de Türkiye Kupası’ndan elenmiş durumdadır.

Oynadığı futbol’un görüntülerine bakarsak da, geçen sezonlara nazaran kadro zenginliği ve kalitesi büyük ölçüde artmış olmasına ve Aykut Kocaman’ın geçmiş sezonlarda oynanılan futbola getirdiği haklı eleştirilere karşın, Fenerbahçe’nin yeni bir anlayışla ve ilerisi için ümit veren şekilde bir futbol oynamaya çalıştığını iddia etmek mümkün değildir.

Aykut hoca, takımı ilerde sürdürülebilir başarılara götürecek ve arkasında durabildiği yeni bir sistem, farklı bir oyun anlayışı getirebilmiş değildir. Başta Alex ve bir iki oyuncu üzerinden yaptığı bir takım denemelerin, olmayacak zamanlarda denediği 4-3-3 sisteminin sürekli arkasında durmak bir yana, daha maç içinde olumsuz sonuçlar ortaya çıkınca hemen bu düşüncelerinden vazgeçmiş, üstelik o noktadan sonra yaptığı yanlış müdahalelerle, eski oyun sistemine de dönmeyi başaramayarak, takımı tam anlamıyla olumsuz anlamda “çorba”ya çevirmiştir. Bunun en son ve en dramatik örneği de, Fenerbahçe’nin başında yarım sezon boyunca teknik direktörlük yapmış olmasına rağmen, Türkiye Kupası maçında Bucaspor’a karşı çıkardığı takım ve oynattığı futboldur.

Umut verici bir teknik direktör, bir takımın başına geçtikten kısa bir süre sonra, o takıma elinin olumlu olarak değdiğini gösterebilendir. Şenol Güneş’in Trabzonspor’un, Ertuğrul Sağlam’ın Bursaspor’un, Hikmet Karaman’ın Manisaspor’un, Samet Aybaba’nın Bucaspor’un başına geçmesinden sonra takıma olan olumlu etkileri kısa sürede görülmeye başlamıştır.

Ama, Fenerbahçe teknik direktörünün hayalindeki takım için sarfettiği ve bu gün herkesin başına geçtiği ya da taraftarı olduğu takım için söyleyeceği “mücadele eden, ısıran, saldıran, ayağa pas yaparak ileriye oynayan, total futbol anlayışına sahip olan ...” tarzındaki hoş ama yuvarlak sözleri, sahada sergilenen futbolda en azından umut verici ışıklar halinde de olsa, sahada karşılıklarını gösterebilmiş değildir. Görünebilenler ise, yeni ve olumlu transferlerine rağmen, Fenerbahçe’nin önceki dönemlerine nazaran gösterebildiklerinden çok farklı değildir.

Gönül,  Fenerbahçeliliği ve düzgün insan kişiliği tartışılmaz Aykut Kocaman’ın başarılı olmasını ve uzun yıllar takımın başında bulunarak Fenerbahçe’ye kalıcı gelişmeler sağlayabilmesini diliyor.

Ama yapmakta olduğu profesyonel iş 2010-2011 sezonunun ilk yarısının sonunda değerlendirildiğinde, durum hiç de umut verici görünmüyor.


1 yorum:

Sıradanbirblog dedi ki...

Olumsuz sportif sonuçları sadece teknik adanma bağlamak, yemeğin lezzetini sadece tuza bağlamaya benzer.
İyi bir ürünün ortaya çıkması hiç değilse daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu spor dünyası pek çok örnekte görmüştür. Şu anda ligimizin lideri ve 2. sinin hocaları geçen sezon da takımlarının başındaydı.
Aykut hoca'yı göndermek için oluşan skorları dayanarak hareket etmek, sonunda göreve alacağınız bütün teknik adamları kovmaya kadar uzar. Pek çok insanın rol aldığı bir takım oyunu olan futbolda, süreç başarı ve başarısızlık arasında gider gelir. Mourinho'nun, Capello'nun, Ferguson'un başarısız sezonları olmuştur. Gelecek Guardialo'nun da başarısızlığını göstericektir.
Son günlerde yapılan yorumların hiç birinde Aykut Hoca'nın Fenerbahçe'ye katkı veremeyeceğine dair sağlam bir dayanak yok. Katkı verebileceği ile ilgili dayanaklar daha da fazla.
Umarım doğru adamdır ve kalır.
Umarım camiamız sonuçları tek bir faktöre bağlayarak değerlendirmeler yapmaktan vaz geçer. Öyle bakınca çok kolay ama, futbol o kadar basit değil.