"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

9 Aralık 2010 Perşembe

Timsahlar Şehri – Bursaspor’un Avrupa Macerası

Geçtiğimiz sezon bütün tabuları yıkan ve ezberleri bozan Bursaspor için bu sezon aynı şeyleri söylemek çok zor. 51 senelik Süper Lig’de 6 sezon şampiyon olmuş Trabzonspor dışında Anadolu’dan bir şampiyon çıkması gerçekten özel bir başarı. Fakat Şampiyonlar Ligi’ni bir puan ile bitirdikleri Rangers maçından sonra, Bursa’nın geçen sezon ortaya koyduğu performansın üstüne koyamadığını görüyoruz. Bunun nedenlerini madde madde değerlendirelim:

Sezon Öncesi Planlama ve Transferler:

Öncelikle Ertuğrul hocanın ülkemizin yetiştirdiği en önemli yerli teknik direktörler arasında olduğunu ve ilerleyen senelerde çok daha önemli yerlere gideceğini belirtmek isterim. Bursaspor Trabzonspor ile birlikte ligimizde 90 dakika oyun disiplininden düşmeyen iki takımdan biri. Geçen sene kazandıkları şampiyonluktaki en önemli iki unsur takım kimyalarının mükemmele yakın oluşu ve fizik güçlerinin 90 dakikaya yetmesiydi.

Her şampiyon takımın “omurgası” ve “yıldızı” vardır. Barcelona’yı örnek alırsak takımın omurgasını Puyol – Xavi – İniesta oluştururken yıldızları hiç şüphesiz Messi’dir. Bursaspor’un geçen seneki şampiyonluğunda omurgasını Ömer Erdoğan – Ergiç – Ozan İpek – Ali Tandoğan oluştururken yıldızları Volkan Şen ile Sercan Yıldırım’dı. Bir takımın omurgasını oluşturan futbolcuları satmaması istikrar açısından çok önemlidir. Fakat mevcut başarıdan daha fazlası için belirlenen hedefe taşıyacak yıldızlara ihtiyacı vardır. Bursaspor’un sezon öncesi planlamasında yaptığı en büyük yanlış Volkan Şen ve Sercan Yıldırım’dan en azından bir tanesini satıp, kazanılan para ile Avrupa deneyimi olan ve takımı ileriye taşıyabilecek bir oyuncu alamamasıdır. Yazın 15 milyonlara kadar çıkan transfer teklifleri konuşuluyordu bu iki oyuncu için. Konuşulan miktarların doğru ya da gerçek olduğu tartışılabilir. Fakat şu durumda bu oyuncuları yazın önerilen tekliflerin yarısına satabilirlerse büyük bir başarı anlamına gelir.

Bursaspor’un transferde ikinci önemli yanlışı omurgasını oluşturan oyuncuların alternatiflerini yaratamayışıdır. Bursaspor’un sezona çok iyi bir başlangıç yaptıktan sonra, son iki aydır aşağıya doğru giden performans çizgisinin en önemli iki nedeni Ömer Erdoğan’ın form düşüklüğü ve Ali Tandoğan’ın sakatlığıdır. Bunlara Ozan İpek’in ve yabancıların form düşüklüğü eklendiğinde, ligde ikinci sırada yerlerini korumalarının hala bozulmayan takım kimyasına borçlu olduklarını görebiliriz. Yazın transfer edilen Stepanov, İnsua ve Nunez şu ana kadar takıma alışamadıklarını ve bir çok maçda yarardan fazla takıma zarar verdiklerini görüyoruz.

Sercan Yıldırım Israrı

Sercan Yıldırım’ın bu sezonki hali Guiza’yı aratmıyor desek abartmış olmayız sanırım. Bazı yeneteklerinin 10 üzerinden 10, bazı yeteneklerinin 10 üzerinden 1 olduğu bir sezon geçiriyor. Ertuğrul hoca en sonunda Rangers maçında Sercan’ı sağ açık pozisyonunda oynatarak iyi taraflarını verimli kullanmayı başardı. Sercan top hakimiyeti iyi, hızlı ve çabuk bir oyuncu. Bu yetenekleri sayesinde kolaylıkla pozisyonlara girip, çok kötü olan son vuruşlarından dolayı cömertçe harcıyor. Ertuğrul hoca Rangers maçında Sercan’ı sağ açık pozisyonunda oynatarak rakip karşısında bir çok pozisyon buldu ve nitekim Avrupa’daki ilk puanını Sercan’ın golüyle buldu. Sercan için bu alternatif sistem malesef çok geç uygulanmıştır. Marsilya’da oynarken Niang son vuruşlarında etkisiz olduğundan, açık pozisyonunda oynayıp hem kendi güvenini kazanmıştı hem de takıma ciddi anlamda katkı sağlamıştı. Geçen sezon Guiza’nın sağ açık pozisyonunda daha verimli olacağı ve bu pozisyonda İspanya milli takımına büyük katkılar sağladığını görebiliriz. Günümüz futbolunda sabit pozisyonlar yerine “mobil forvet” ve “mobil defans” sistemleri en fazla başarıyı sağlıyor. Ülkemizde alternatif sistemlerin daha fazla uygulandığı ve gerektiği zamanlarda risk alındığı taktirde futbolumuza katkı sağlayacağı bir gerçek.

Korku Faktörü

Bursaspor’un Avrupa’da oynadığı tüm maçlarda geriye düştü. En son oynanan Rangers maçı dışında bütün maçlarda geriye düştükleri anda ciddi anlamda takım disiplininden korktuklarını ve acemi pas hataları yaptıklarını gördük. Özellikle Manchester United ve Valencia maçlarının belirli bölümlerinde halı saha maçlarında gördüğümüz oyun disiplininden çok daha düşük bir oyuna şahit olduk. Korkunun ecele faydasının olmadığını rakiplerinin üstlerine gidip baskı kurduklarında etkili olabileceklerini gösterdiler.

Rangers maçına bakarsak geriye düştükten sonra berabereyken oynadıkları oyundan çok daha iyisini oynadıklarını ve rakibe belirli zamanlarda nefes aldırmadıklarını gördük. Kendi sahasında artık hiç bir iddaası olmayan bir Bursaspor’un geriye düşmesine rağmen bu kadar etkili oynamasından, oyuncular üzerindeki baskının ne kadar önemli bir faktör olduğunu görebiliriz. Süper Lig’de oynadıkları bir çok karşılaşmada geriye düşmelerine rağmen, ikinci yarılarda kalelerinde sadece bir gol görerek ne kadar oyun disiplininden kopmadıklarını ve en azından bir puan için herşeyi yaptıklarını görüyoruz. İlerleyen senelerde Ertuğrul hocanın kazanılan deneyimini kullanarak takımını Avrupa’ya daha iyi hazırlaması gerekiyor.

2 yorum:

by yigit dedi ki...

Hocam ellerine sağlık güzel analiz yapmışın yine.Bence bursa'nın başarısızlığı seninde deyindiğin gibi transfer hataları,yoksa insua dışında brz daha yetenekli oyuncu katılsaydı en azından 4 puan çıkarılabilirdi.Neyseki 1 puan aldılarda fenerbahçeden başarılı çıktılar :))

Midas dedi ki...

Çok değerli bir yorum olmuş bence de, tebrikler ...