"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

26 Şubat 2011 Cumartesi

“KARTALLAR’IN SESSİZLİĞİ”



Beşiktaş’ın başarısızlığı, önce “1960 model” futbol oynayan kötü rakiplere bağlandı. Ardından “hakemler ve federasyon ile dünya takımını kıskanan futbol kamuoyu” suçlu ilan edildi. Birinci Dinamo Kiev maçının kaybedilmesi ise sadece “duran toplardan yenilen basit goller” yüzündendi. Fenerbahçe maçının kaybedilmesindeki tek sebep de Ferrari’nin gördüğü kırmızı kart ve penaltı pozisyonuydu. “Mucize” beklentisi ile gidilen Ukrayna’da ise, ne 1960’ların futbolu vardı, ne komplocu hakemler ve federasyon, ne kıskanç bir kamuoyu, ne duran toplardan yenilen basit goller, ne Lugano, ne kırmızı kart, ne de penaltı. Ama bu kez de, “durmayan toplardan yenilen basit gollerle” maç 4 – 0 kaybedildi.

Beşiktaş’ın yerinde Bank Asya liginin ortalama iyi bir takımı olsa idi, aynı rakiplerden iki hafta içinde bir düzüne gol yiyebileceğini hiç zannetmiyorum.

Beşiktaş’ın 22 lig maçında 9 galibiyeti, 8 yenilgisi ve 5 beraberliği var. Yediği 27 gol ile, en fazla gol yemiş 10 takım arasında. Fenerbahçe 3 eksiği ile 24 gol yemiş ama, attığı 52 gol ile +28 averaja sahip. Beşiktaş’ın averajı ise, +7 .  Hücum gücünün yüksek olduğu söylenen ve puan cetvelinin 6. sırasında bulunan Beşiktaş’ın 34 gol atmış olmasına karşın, 9. sırada bulunan Manisaspor ve 11. sırasında bulunan Karabükspor’un attıkları gol adedi 35. Bursasporun attığı gol adedi 38, Trabzonspor’un ise 46.

Beşiktaş’ın problemleri ne duran toplardan, ne de hareketli toplardan yenilen basit gollerde filan değil, çok daha derinlerde. Bu problemler 1993 yılındaki 100. yıl şampiyonluğundan sonra başladı ve gittikçe de sarmallaşarak çözümsüzlüğe doğru ilerlemekte. Uyduruk mazeretler üretip onların arkasına saklanmanın vakti çoktan geldi ve geçmekte. Göz göre göre Beşiktaş’a yazık olurken, “kuzuların sessizliği” misali “Kartallar’ın sessizliği”ne bürünen gerçek Beşiktaşlılar’ın bu tepkisizliğini anlamakta zorlanıyorum.

Hiç yorum yok: