"Güzel müziği ayırt edemeyen insana, eşek kulağı yakışır" Apollon

13 Kasım 2010 Cumartesi

Marsyas'ın Not Defteri 13.11.2010

 Bursaspor 0 – Trabzonspor 2

Bursaspor’un uzun süredir kötü gidişatına son vermek istediği Trabzonspor karşılaşması beklenildiği gibi Trabzonspor’un galibiyeti ile sonuçlandı. Volkan Şen, Sercan Yıldırım ve Ömer Erdoğan üçlüsünün kötü performanslarından dolayı, Şampiyonlar Ligi dahil son 8 maçını kazanamayan Bursaspor ligde ki ilk mağlubiyetini almış oldu. Trabzonspor ise Şenol Güneş’in takıma gelişiyle yükselen performansını devam ettirip liderliğini koruyup aradakı puan farkını açmayı hedefliyordu. Bu tür mücadele düzeyi yüksek maçlarda bireysel hatalar skoru belirler. Nitekim daha maçın 5. dakıkasında hatalı kafa pasıyla Vederson takımının 1-0 geriye düşmesine sebep oldu. Fenerbahçe’nin Bursaspor’dan aldığı en büyük intikamın Vederson’u göndermek olduğunu düşünebiliriz. Özellikle Bursaspor’un ciddi düşüş yaşadığı 8 maçta kendisinin belirttiği gibi “Süper Lig’in en iyi sol beki” olmaktan bir hayli uzakta olduğunu görüyoruz. Trabzonspor’da özellikle milli takıma çağırılan Burak’ın ve Umut’un performansları bir hayli etkiliydi. Özellikle Umut’un milli takımın as forveti olmayı hak ettiğini bu maçla beraber kanıtlamış oldu. Aslında Bursaspor’un ligde aldığı 4 beraberlikten en büyük fark, geriye düstükten sonra direncine karşılık veren ve takım defansını çok iyi uygulayan oyunculardan kurulu Trabzonspor defansıydı. Son olarak 2 golün sahibi Jaja ligde 6. golüne ulaşarak Metalist takımındayken Beşiktaşa attığı golün bir istisna olmadığını kanıtlamış oldu. Egemen ise bu defans anlayışı ile Trabzon’un Puyol’u olma yolunda gibi gözüküyor.
Öne Çıkanlar: Jaja, Umut, Egemen


Gaziantepspor 2 - Fenerbahçe 1

Aykut hocanın takımın başına geçisiyle yaşadığı değişim döneminde önemli puan kayıpları yaşan Fenerbahçe taraftarını yine üzdü. Geçtiğimiz senelere göre derbi maçlarını kazanamayan ve Trabzonspor dışında yenilmeyen Fenerbahçe, geri kalan 6 haftada ligin alt sıralarında yer alan takımlar ile karşılaşacağı için altıda altı yapmayı hedefliyordu. Bu takımlar arasında en zor gözüken Gaziantep, karşılaşmadan önce kalesinde ikisi hükmen yenilgiden sayılarak 8 gol yemişti. Az gol yiyen ve çok fazla gol pozisyonu bulamayan Konyaspor’a karşı üstün bir galibiyet alan Fenerbahçe'nin, bu sefer karşısında direnci çok daha yüksek ve eski Fener’li Olcan gibi yeteneklere sahip bir Tolunay Kafkas takımı vardı. Maça iyi başliyan Fener, ilk yarıda özellikle Alex’in Fenerbahçe’ye geldiğinden beri en mücadeleci oyunuyla öne geçti. Alex’in bu kadar mücadeleci oynamasının sebebi Emre’nin eksikliğinde ve Mehmet Topuz’un etkisizliğinde orta saha hakimiyetini korumaya çalışmasındandı. Kayserispor’da uzun seneler ileriye dönük orta sahada görev yapan Mehmet Topuz’un bu görevde bu kadar etkisiz olması bir hayli düşündürücü. Aykut hocanın tribüne yolladığı ve takım kimyasını gittikçe bozan Cristian Baroni’ye muhtaç olması gerçekleştirmeye çalıştığı değişimde geri atılan bir adımdır. Bu futbolcunun yerine kenarda oturan Gökay bile daha verimli bir futbol sergiliyebilirdi. Geçen sezon Lugano ile birlikte oynadığı maçlarda etkili bir defans sergileyen Bilica yerine Aykut hocanın Bekir’i oynatmasına saygı duyulur. Fakat bu futbolcunun daha 35. dakikada duran topda ileriye çıktıktan sonra kalecinin önünü keserek sarı kart göstermesi fiziksel olarak kendine güvenmediğinin bir göstergesidir. Başka bir pozisyonda Stoch’un foul kazandıktan sonra hakemden kart istemesi ve Aykut hocanın talimatı üzere isyanını bırakması takım içinde bazı şeylerin iyiye gidişinin göstergesidir. Öte yandan Kazım’ın nerdeyse hiç bir pozisyonda hakemle tartışmaması iyi bir gösterge olsa da, ilginç olan uslanmış bir Kazım’a göre çok daha az verim sağlamasıdır. Olcan maç boyunca etkili vuruşları ve attığı gol ile Fener defansını zorlayan en önemli isimdi . Alt yapıdan yetişen böyle bir futbolcuyu en azından kiralık olarak vermek, Fenerbahçe için daha mantıklı olabilirdi.  Bu sezon Fenerbahçe’nin etkili transferler yapıp kadrosunu zenginleştirdiği bir gerçek, maçın sonuna doğru Dia’yı oyuna alması kısa bir süre olsada Antep defansını zorladı. Dia oyuna girdiğinde sağ kanattan etkili olsa bile, aynı zamanda bu mevkiide oynayan futbolculardan Gökhan ile en az anlaşanı. Dia’nın sağ kanatta oynadığı sürelerde Gökhan’ın geride kalıp ileriye çıkmaması daha mantıklı gibi gözüküyor. Sonuçta Fenerbahçe çok büyük bir fırsatı değerlendiremedi ve Antep’de mağlubiyet serisini 3’e çıkardı.
Öne Çıkanlar: Alex, Olcan, Serdar Kurtuluş, Volkan

Juventus 1 – Roma 1

Süper Lig’de oynanan futbola çok sert diyen Niang’ın bu maçı izlemesi gerekirdi. 2002 senesinde yaşanan krizden beri zorluklar yaşayan İtalyan futbolu gittikçe gladyatör savaşlarını anımsatıyor. Bu sezon kan akmayan ve sakatlık yüzünden oyuncu değişikliği gerçekleşmiş olmayan maç yok. Karşılaşmadan önce Serie A’da 5. ve 6. sırada olan iki İtalyan devi arasında beklenildiği gibi sert bir karşılaşma yaşandı. Iaquinta’nın şık golüyle öne geçen Juventus, son 3 golünü penaltıdan atan Roma’nın penaltısıyla maçta eşitlik sağlandı. Kendi sahasında baskılı oynayan Juventus, Roma’nın etkili defansını aşamadı ve maç beraber bitti. İtalya liginin efsane oyuncuları Totti ve Del Piero artık futbol kariyerlerinin sonlarına gelseler de, sahada ki varlıklarıyla rakiplerinin en fazla önlem aldığı isimlerdi. Bu maçta Juventus’un orta saha oyuncusu Quaglierra’yı ayrı bir köşeye koymak lazım, geleceğın en parlak yıldızlarından biri olma yolunda ilerliyor.
Öne Çıkanlar: Felipe Melo, Quaglierra, Totti, Iaquinta, Pucinic 

Hiç yorum yok: